Türkiye'de Yatırım

Türkiye’de Alternatif Bir Yatırım Sektörü: Restorancılık

Türkiye’de yeme-içme sektörü, yabancı yatırımcıların ilgisini çeken sektörlerden biridir. Hizmet sektörünün bir alt kolu olarak görebileceğimiz yeme-içme ve restorancılık sektörü başta İstanbul, Ankara, İzmir ve ülkenin güney şehirlerindeki tatil bölgeleri olmak üzere sürekli bir büyüme içindedir.

Zengin mutfak kültürü, düzenli olarak artan genç nüfusu, turizm bölgelerinin çokluğu gibi nedenler, Türkiye’de restoran açmayı cazip bir yatırım haline getiriyor.

Yeme-İçme Sektörünün Başkenti İstanbul

 

Yeme-İçme Sektörünün Başkenti İstanbul

 

İstanbul, küresel bir şehir olma iddiası nedeniyle dünya standartlarında konaklama ve yeme-içme mekanlarının yoğun olarak bulunduğu bir şehirdir. 1990’lı yıllarda başlayan ve bugün büyümesini sürdüren yeme-içme sektörü, her kesimden insana hitap edebilecek restoranların, kafelerin, barların, gece kulüplerinin açılmasını sağladı.

 

Özellikle fuar, kongre, uluslararası toplantı ve etkinlikler nedeniyle  yerli ve yabancı turistlerin yoğun bir biçimde ziyaret ettiği İstanbul, restoran ve kafe açmak isteyen kişiler için oldukça ideal bir yer.

 

Türkiye’nin en yüksek gelirli yerli-yabancı beyaz yakalı insanlarının Batılı tüketim alışkanlıkları, İstanbul’daki yeme-içme mekanlarına olan talebi artırıyor ve İstanbul’daki mekanların standartlarını artırmalarını teşvik ediyor.

Fast Food’a İlgi Büyük

Türkiye uluslararası fast food restoran ve kahveci zincirlerinin yoğun bir biçimde faaliyet gösterdiği bir ülkedir. Örneğin Burger King, McDonald’s, KFC,  Starbucks, Nero gibi mekanlar Türkiye’nin pek çok şehrinde bulunur ve insanlar tarafından yoğun ilgi görür. Bu nedenle Türkiye’de yiyecek-içecek sektörüne girmek isteyen yabancı yatırımcılar, uluslararası markalardan franchise satın alarak da Türkiye’de yatırım yapabilirler.

 

Türkiye, alışveriş merkezlerinin  oldukça bol miktarda bulunduğu bir ülke olması nedeniyle alışveriş, eğlence ve yeme-içme mekanları büyük ölçüde alışveriş merkezlerinde toplanmış haldedir. Bu nedenle Türkiye’de restoran ve kafe işine girmek isteyen yabancıların, özellikle

alışveriş merkezlerinde dükkan açmalarını tavsiye edebiliriz.

Hedef Kitleye Dikkat Edilmeli

Yapacağınız yatırım miktarına bağlı olarak sıfırdan bir restoran kurabilir, var olan bir restoranı devralabilir ya da bir restoran zincirinden franchise alabilirsiniz. Burada dikkat etmeniz gereken şey sunacağınız yemekler ve bu yemeklerin hangi kitleye yönelik olduğudur. Örneğin İstanbul’un en gözde semtlerinden biri olan Nişantaşı’nda bir mekan açmak istediğinizde semtin sosyo-ekonomik durumu nedeniyle lüks ve premium bir mekan açmak daha mantıklı olacaktır, zira Nişantaşı İstanbul’un en pahalı semtlerinden biridir.

Konsept Önemli

 

Yemek konsepti

 

Türkiye’de fast food restoran zincirlerinin yanı sıra daha özel konsepte sahip mekanlar da ilgi görüyor. Hızlı ve ucuz şekilde karın doyurmanın yanında dünya mutfaklarına ilgi gösteren büyük bir kitle olduğunu unutmamak gerekir. Bu nedenle özellikle kendi ülkenizin yemek kültürünü Türkiye’de temsil edecek bir restoran açabilirsiniz. Çin, İtalya, Fransa, Japonya gibi ülkelerin mutfakları Türkiye’de oldukça sevilir.

 

Buna ek olarak  şık bir tasarıma, kendine özgü bir konsepte ve menüye sahip restoranlar da  gelir düzeyi yüksek insanlar tarafından sıkça tercih edilir.  Türkiye’de restoran, bar, kafe gibi bir mekan açacağınız zaman halihazırda doygun olan piyasada öne çıkmak ve fark edilmek için özel bir konsepte sahip olmanızı tavsiye edebiliriz. Konseptin içine restoranın bulunduğu semt, mobilyalar, mekanda çalan müzik, menü tasarımı, fiyat gibi pek çok unsur dahildir.

Üçüncü Nesil Kahveciler ve Vegan Restoranlar Çok Gözde

Dünya genelinde popüler bir trend olan üçüncü nesil kahveci ve vegan restoranlar da Türkiye’de yaygınlaşmaya başlamış durumda. Özellikle genç nüfusun  yoğun olduğu İstanbul, Ankara, İzmir, Eskişehir, Antalya gibi kentlerde kendine özgü konsepti olan kahveci ya da organik ve sağlıklı yemekler sunan vegan bir restoran açmak, oldukça iyi bir yatırım yöntemi olacaktır.

Av. Batın Yılmaz

Potansiyel bir iş sözleşmesini yansıtan yukarıdaki şartlar yalnızca ek tartışmalar için bir temel olarak sunulmuştur ve yasal olarak bağlayıcı bir yükümlülüğü yoktur. Tüm tarafların dahil olduğu bir sözleşme son haliyle yazılı olarak yapılmadıkça yasal olarak bağlayıcı hiçbir yükümlülük oluşmayacak, olduğu ima edilmeyecek ya da olduğu sonucuna varılmayacaktır.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu